Türkiye'de Ölmeden Önce Görmeniz Gereken 20 Muhteşem Yer
Bu muhteşem yerlerin bazılarını gezmiş olabilirsiniz. Fakat ülkemizde bizim seçtiğimiz bu 20 mekan dışında görülmesi gereken yüzlerce yer var. Keyifli okumalar...
1. SÜMELA MANASTIRI - TRABZON
Sümela Manastırı, Trabzon'un Maçka ilçesine ait Altındere köyünde bulunuyor. Deniz seviyesinden 1.150 metre yükseklikteki eski Yunan Ortodoks manastır ve kilise kompleksinin tam adı Panagia Sumela veya Theotokos Sumeladır.
Karadeniz Rumları arasında anlatılan bir efsaneye göre Atinalı Barnabas ile Sophronios adlı iki keşiş aynı rüyayı görürler; rüyalarında, İsa'nın öğrencilerinden Aziz Luka'nın yaptığı üç Panagia ikonundan, Meryem'in bebek İsa'yı kollarında tuttuğu ikonun bulunduğu yer olarak Sümela'nın yerini görmüşler. Bunun üzerine birbirlerinden haberdar olmadan deniz yoluyla Trabzon'a gelmiş, orada karşılaşıp gördükleri rüyayı birbirlerine anlatmış ve ilk kilisenin temelini atmışlar.
2. NEMRUT DAĞI - KAHTA - ADIYAMAN
Yüksekliği on metreyi bulan muhteşem heykelleri ve metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle, UNESCO dünya kültür mirasında yerini almıştır.
Nemrut Dağı, üzerinde barındırdığı dev heykellerin ve anıt mezarın yanı sıra, dünyanın en muhteşem gün doğumu ve gün batımının seyredilebildiği yer olmasıyla da ilgi çekmektedir. Her yıl binlerce insan gün doğumunu ve gün batımını seyredebilmek için Nemrut Dağına gelmektedir.
3. İSHAK PAŞA SARAYI - AĞRI
Doğubeyazıt İlçesi'nin 5 km doğusunda, Saray bir dağın yamacındaki tepe üzerine kuruludur ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Lale Devrindeki son büyük anıt yapısıdır. 18.yüzyıl Osmanlı mimarisinin en belirgin ve seçkin örneklerinden olduğu kadar, sanat tarihi açısından da önemi büyüktür. Sarayın Harem Dairesi Takkapı kitabesine göre yapılış tarihi 1784'tür.
4. KARAGÖL - ARTVİN
Artvin'in Borçka ilçesinde yer alan Karagöl, 2002 yılında Bakanlar Kurulu tarafından Tabiat parkı ilan edilmiştir. Karagöl, bir heyelan gölüdür ve 19.yüzyıl başlarında, bugünkü "Klaskur (Aralık) Yaylası"nın yakınlarındaki bir tepenin heyelan sonucu Klaskur (Aralık) deresinin önünü kapatmasıyla oluşmuştur.
5. PAMUKKALE - DENİZLİ
Pamukkale çevresindeki sıcak termal suların kaynağı bölgedeki fay hatları ve jeolojik olaylardır. Bölgede 35 - 100 derece aralığında sıcaklıklara sahip 17 adet sıcak su alanı yer almaktadır. Pamukkale kaynağı çok eski çağlardan hatta antik devirlerden beri kullanılmaktadır. Kaynaktan çıkan termal su 320 metre civarındaki bir mesafeyi kat ederek traverten başına gelir. Buradan da traverten katmanlarına dökülerek 240 - 300 metre kadar yol kat etmektedir.
6. KÜMBET YAYLASI - GİRESUN
Kümbet Yaylası, Doğu Karadeniz bölgesinde, 1640 metre rakımlı yayla doğu karadenizin en meşhur ve turistik yaylalarındandır. Giresun'un 52 km güneyinde Dereli ilçe sınırlarındadır.
7. ERCİYES DAĞI - KAYSERİ
Erciyes Dağı, 3.917 metre yüksekliği, bulutları delen zirvesi, tepesinden eksik olmayan karı ve insan ilahi duygular veren azametiyle, Kayseri'nin sembolüdür.
8. XANTHOS ANTİK KENTİ - ANTALYA/MUĞLA
Fethiye - Kaş karayolu üzerinde Fethiye'ye 46 km uzaklıktaki Kınık Köyü'nde yer alır. Şehir, Xanthos nehri (bugün Esen Çayı) kenarındaki ovaya hakim iki tepe üzerinde kurulmuştur. İlki Esen Çayı'nın kenarından sarpça bir kayalık şeklinde yükselen surla çevrili Likya akropolü; ikincisi ise kuzeydeki daha yüksek ve geniş olan Roma akropolüdür. Xanthos kenti, birçok önemli özelliklerinin yanında tarihi en çok acılarla dolu kent olarak bilinir. Tarihçiler, kentin birçok kez yerle bir olduğunu veya yandığını fakat yeni şehrin küller arasından yeniden yeşerdiğini yazarlar.
Likya'nın başkenti olan Kanthos'un adı, Likya yazısı ile yazılmış kitabelerde ARNNA olarak geçer. Homeros, Sarpedon yönetimindeki Xanthos'luların Troya savaşlarına katıldıklarını yazar ki bu olay şehrin en eski yazılı tarihine işaret eder. Şehir, M.Ö. 546'da Pers kumandanı Harpagos tarafından kuşatılır. Xanthos'luların kahramanca karşı koyup direnmelerine rağmen çaresiz duruma düştüklerinde, kadın ve çocuklarını öldürüp şehri ateşe vererek insansız ve harap bir şehri Harpagos'a bırakırlar, bu toplu intihardan o sırada şehirde bulunmayan 80 aile kurtulur ki şehirlerini yeni gelen göçmenlerle yeniden kurarlar.
9. MARDİN
Mardin, mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri ile zamanın durduğu izlemini veren Güneydoğunun şiirsel kentlerinden biridir. Mardin'de, farklı dini inanışlar paralelinde, sanatsal açıdan da değeri olan camiler, türbeler, kiliseler, manastır ve benzeri dini eserler barındırmaktadır. Mardin, İpek Yolu güzergahında olup, 5 han ve kervansaray mevcuttur.
Fırat ve Dicle nehirleri arasında Mezopotamya bölgesinde, tarih boyunca pek çok medeniyet yerleşmiştir. Bir dağın tepesinde kurulmuş olan Mardin, Yukarı Mezopotamya'nın en eski şehirlerinden biridir. M.Ö. 4500'den Arami Süryani Arami/Süryani Subari, Sümer, Akad, Babil, Mitanniler, Asur, Pers, Bizans, Araplar, Selçuklu, Artuklu ve Osmanlı hakimiyetine girmiştir.
10. KAPADOKYA - NEVŞEHİR
Bölge 60 milyon yıl önce; Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ'ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkmıştır. İnsan yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Hititler'in yaşadığı topraklar daha sonraki dönemlerde Hristiyanlığın en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Kayalara oyulan evler ve kiliseler, bölgeyi Roma İmparatorluğu'nun baskısından kaçan Hristiyanlar için devasa bir sığınak haline gelmiştir.
11. ÖLÜDENİZ - FETHİYE/MUĞLA
Ölüdeniz, Muğla ilinin Fethiye ilçesine bağlı bir beldedir. Ölüdeniz kumsalı yüzde seksen iki oyla 2006 yılında dünyanın en güzel kumsalı seçilmiştir. Belde, turizm açısından oldukça gelişmiştir. Likyalılarda ışık ve güneş diyarı, Ortaçağ'da "Uzak Diyar" olarak tanınır, Anadolu'nun güneybatısında yer alan Teke Yarımadası'da bulunur. Türkiye'de bulunan deniz kulağı (lagün) oluşumlarından biridir. Ölüdeniz, adı gibi durgun bir göl niteliğindedir. En fırtınalı günlerde Belceğiz kıyıları dalgalarla boğuşurken, Ölüdeniz'de sadece çırpıntılar meydana gelir.
Ancak durgun gibi gözüken Ölüdeniz, gözle görünmeyen üç nedenle kendini hemen her gün yenilemektedir. Bunlardan ilki, Ölüdeniz'de mevcut yoğun kaynak suyu çıkışları, dipte içeriden açık denize doğru bir akıntı yaratmaktadır. İkincisi, bu kaynak sularının yarattığı tuz farkından dolayı açık denizden içeriye ve dışarıya devamlı bir sirkülasyon oluşmasıdır. Üçüncüsü ise gel-git etkisi ile iki-üç günde bir deniz ortalama yarım metre yükselir ve alçalır. Bu da büyük miktarda deniz suyu giriş ve çıkışı sağlamaktadır.
12. POKUT YAYLASI - ÇAMLIHEMŞİN/RİZE
Pokut, Çamlıhemşin in üstünde, 2100 metre yükseklikte Hemşin yaylasıdır. Palovit ana vadisine bakıyor.. Geniş çam ormanlarıyla kuşatılmış Pokut, doğa yürüyüşçülerin ve fotoğraf severlerin vazgeçemedikleri bir yerdir. Pokut'un evleri yüz-yüzelli yıllık geçmişe sahip. Yontma taşlardan ocak kısmı ve onun üzerindeki ahşap yapısı ve çatısını örten sacları, ile insana güven duygusu veren bu evler 2-3 odası, mutfağı ve maran denilen yiyecek ambarından oluşuyor. Özgün mimariye sahip bu evler Pokut un güzelliğine güzellik katıyorlar.
13. BALLICA MAĞARASI - TOKAT
Ziyarete açılan 8 salonu 680 m. uzunluğunda ve 95 m. yüksekliğinde olan Ballıca Mağarası, dünyanın en büyük ve en görkemli mağaralarından biri. Bu doğa harikası, henüz ziyarete açılmayan ve keşfedilmemiş bölümleri ile gizemini korumayı sürdürüyor.
Ballıca Mağarası'ndaki oluşumları izlemek, doğal bir müzeyi gezmek gibi. Yaşı yaklaşık 3.4 milyon yıl olarak tespit edilen Ballıca Mağarası, şimdiye kadar tespit edilen tüm mağara oluşumlarına sahip olmanın yanı sıra, özgün Soğan Sarkıtları ile de uluslararası önem taşıyor. Mağaranın ziyarete açılan bölümlerinde dolaşmak, her adımda hayrete düşüren, heyecan veren gizemli bir yolculuğa çıkmak gibi.
14. HALFETİ - ŞANLIURFA
2002 yılı itibariyle Halfeti ilçesi, Birecik barajının su tutmasıyla, ilçenin 4\5' nün en verimli tarım alanları su altında kalmış ve tek geçim kaynağı çiftçilik, yok olmuştur. Bu nedenle halkın büyük bölümü göç etmek zorunda kalmıştır. Bölge coğrafi özelliklerinden dolayı (kaya ve bozkır ekosistemi) sanayileşmeye uygunda değildir. Barajın su tutmasıyla beraber, su dışında kalan Rum Mimarisi Taş Evlerin görünümü ile bir sahil kentine bürünen Halfeti, turizmcilerin ilgisini çekmeye başlamıştır.
15. HASANKEYF - BATMAN
Hasankeyf’in ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu bilinmiyor. Ancak şehir ve etrafındaki binlerce mağara insanların buraya çağlar öncesinden yerleştiğini gösteriyor. Hasankeyf, insanlığın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Mezapotamya bölgesinde yer almaktadır. Hem içinden Dicle nehrinin akıp gitmesi, korunmaya müsait coğrafi yapısı, mesken olarak kullanılan binlerce mağarası hep dikkatleri çekmiş ve çağlar boyunca stratejik önemini korumuştur. Yekpare taştan meydana gelen kalesi nedeniyle “Hısn Keyfa” adını almıştır.
16. YEREBATAN SARNICI - İSTANBUL
Tarihî Yarımada'nın ortasında bulunan Yerebatan Sarnıcı, M.S 542 yılında Bizans İmparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından Büyük Saray'ın su ihtiyacını karşılamak üzere yaptırılmıştır. Suyun içinden yükselen mermer sütunların arasındaki ihtişamından dolayı halk tarafından Yerebatan Sarayı olarak da anılmaktadır. Yabancı kaynaklarda geçen Basilika (Basilica) isminin ise sarnıcın yakınında bulunan Ilius Basilikası'ndan geldiği rivayet edilir.
Yerebatan Sarnıcı 9.800 m2'lik bir alanı kapsayan dev bir yapıdır. Burada her biri 9 metre yüksekliğinde 336 sütun bulunmaktadır. Belirli aralıklarla dikilen bu sütunlar, her sırada 28 tane olmak üzere 12 sıra meydana getirirler. Suyun içerisinde yükselen bu sütunlar uçsuz bucaksız bir ormanı hatırlamakta ve ziyaretçiyi sarnıca girer girmez etkilemektedir.
1. SÜMELA MANASTIRI - TRABZON
Sümela Manastırı, Trabzon'un Maçka ilçesine ait Altındere köyünde bulunuyor. Deniz seviyesinden 1.150 metre yükseklikteki eski Yunan Ortodoks manastır ve kilise kompleksinin tam adı Panagia Sumela veya Theotokos Sumeladır.
Karadeniz Rumları arasında anlatılan bir efsaneye göre Atinalı Barnabas ile Sophronios adlı iki keşiş aynı rüyayı görürler; rüyalarında, İsa'nın öğrencilerinden Aziz Luka'nın yaptığı üç Panagia ikonundan, Meryem'in bebek İsa'yı kollarında tuttuğu ikonun bulunduğu yer olarak Sümela'nın yerini görmüşler. Bunun üzerine birbirlerinden haberdar olmadan deniz yoluyla Trabzon'a gelmiş, orada karşılaşıp gördükleri rüyayı birbirlerine anlatmış ve ilk kilisenin temelini atmışlar.
2. NEMRUT DAĞI - KAHTA - ADIYAMAN
Yüksekliği on metreyi bulan muhteşem heykelleri ve metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle, UNESCO dünya kültür mirasında yerini almıştır.
Nemrut Dağı, üzerinde barındırdığı dev heykellerin ve anıt mezarın yanı sıra, dünyanın en muhteşem gün doğumu ve gün batımının seyredilebildiği yer olmasıyla da ilgi çekmektedir. Her yıl binlerce insan gün doğumunu ve gün batımını seyredebilmek için Nemrut Dağına gelmektedir.
3. İSHAK PAŞA SARAYI - AĞRI
Doğubeyazıt İlçesi'nin 5 km doğusunda, Saray bir dağın yamacındaki tepe üzerine kuruludur ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Lale Devrindeki son büyük anıt yapısıdır. 18.yüzyıl Osmanlı mimarisinin en belirgin ve seçkin örneklerinden olduğu kadar, sanat tarihi açısından da önemi büyüktür. Sarayın Harem Dairesi Takkapı kitabesine göre yapılış tarihi 1784'tür.
4. KARAGÖL - ARTVİN
Artvin'in Borçka ilçesinde yer alan Karagöl, 2002 yılında Bakanlar Kurulu tarafından Tabiat parkı ilan edilmiştir. Karagöl, bir heyelan gölüdür ve 19.yüzyıl başlarında, bugünkü "Klaskur (Aralık) Yaylası"nın yakınlarındaki bir tepenin heyelan sonucu Klaskur (Aralık) deresinin önünü kapatmasıyla oluşmuştur.
5. PAMUKKALE - DENİZLİ
Pamukkale çevresindeki sıcak termal suların kaynağı bölgedeki fay hatları ve jeolojik olaylardır. Bölgede 35 - 100 derece aralığında sıcaklıklara sahip 17 adet sıcak su alanı yer almaktadır. Pamukkale kaynağı çok eski çağlardan hatta antik devirlerden beri kullanılmaktadır. Kaynaktan çıkan termal su 320 metre civarındaki bir mesafeyi kat ederek traverten başına gelir. Buradan da traverten katmanlarına dökülerek 240 - 300 metre kadar yol kat etmektedir.
6. KÜMBET YAYLASI - GİRESUN
Kümbet Yaylası, Doğu Karadeniz bölgesinde, 1640 metre rakımlı yayla doğu karadenizin en meşhur ve turistik yaylalarındandır. Giresun'un 52 km güneyinde Dereli ilçe sınırlarındadır.
7. ERCİYES DAĞI - KAYSERİ
Erciyes Dağı, 3.917 metre yüksekliği, bulutları delen zirvesi, tepesinden eksik olmayan karı ve insan ilahi duygular veren azametiyle, Kayseri'nin sembolüdür.
8. XANTHOS ANTİK KENTİ - ANTALYA/MUĞLA
Fethiye - Kaş karayolu üzerinde Fethiye'ye 46 km uzaklıktaki Kınık Köyü'nde yer alır. Şehir, Xanthos nehri (bugün Esen Çayı) kenarındaki ovaya hakim iki tepe üzerinde kurulmuştur. İlki Esen Çayı'nın kenarından sarpça bir kayalık şeklinde yükselen surla çevrili Likya akropolü; ikincisi ise kuzeydeki daha yüksek ve geniş olan Roma akropolüdür. Xanthos kenti, birçok önemli özelliklerinin yanında tarihi en çok acılarla dolu kent olarak bilinir. Tarihçiler, kentin birçok kez yerle bir olduğunu veya yandığını fakat yeni şehrin küller arasından yeniden yeşerdiğini yazarlar.
Likya'nın başkenti olan Kanthos'un adı, Likya yazısı ile yazılmış kitabelerde ARNNA olarak geçer. Homeros, Sarpedon yönetimindeki Xanthos'luların Troya savaşlarına katıldıklarını yazar ki bu olay şehrin en eski yazılı tarihine işaret eder. Şehir, M.Ö. 546'da Pers kumandanı Harpagos tarafından kuşatılır. Xanthos'luların kahramanca karşı koyup direnmelerine rağmen çaresiz duruma düştüklerinde, kadın ve çocuklarını öldürüp şehri ateşe vererek insansız ve harap bir şehri Harpagos'a bırakırlar, bu toplu intihardan o sırada şehirde bulunmayan 80 aile kurtulur ki şehirlerini yeni gelen göçmenlerle yeniden kurarlar.
9. MARDİN
Mardin, mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri ile zamanın durduğu izlemini veren Güneydoğunun şiirsel kentlerinden biridir. Mardin'de, farklı dini inanışlar paralelinde, sanatsal açıdan da değeri olan camiler, türbeler, kiliseler, manastır ve benzeri dini eserler barındırmaktadır. Mardin, İpek Yolu güzergahında olup, 5 han ve kervansaray mevcuttur.
Fırat ve Dicle nehirleri arasında Mezopotamya bölgesinde, tarih boyunca pek çok medeniyet yerleşmiştir. Bir dağın tepesinde kurulmuş olan Mardin, Yukarı Mezopotamya'nın en eski şehirlerinden biridir. M.Ö. 4500'den Arami Süryani Arami/Süryani Subari, Sümer, Akad, Babil, Mitanniler, Asur, Pers, Bizans, Araplar, Selçuklu, Artuklu ve Osmanlı hakimiyetine girmiştir.
10. KAPADOKYA - NEVŞEHİR
Bölge 60 milyon yıl önce; Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ'ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkmıştır. İnsan yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Hititler'in yaşadığı topraklar daha sonraki dönemlerde Hristiyanlığın en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Kayalara oyulan evler ve kiliseler, bölgeyi Roma İmparatorluğu'nun baskısından kaçan Hristiyanlar için devasa bir sığınak haline gelmiştir.
11. ÖLÜDENİZ - FETHİYE/MUĞLA
Ölüdeniz, Muğla ilinin Fethiye ilçesine bağlı bir beldedir. Ölüdeniz kumsalı yüzde seksen iki oyla 2006 yılında dünyanın en güzel kumsalı seçilmiştir. Belde, turizm açısından oldukça gelişmiştir. Likyalılarda ışık ve güneş diyarı, Ortaçağ'da "Uzak Diyar" olarak tanınır, Anadolu'nun güneybatısında yer alan Teke Yarımadası'da bulunur. Türkiye'de bulunan deniz kulağı (lagün) oluşumlarından biridir. Ölüdeniz, adı gibi durgun bir göl niteliğindedir. En fırtınalı günlerde Belceğiz kıyıları dalgalarla boğuşurken, Ölüdeniz'de sadece çırpıntılar meydana gelir.
Ancak durgun gibi gözüken Ölüdeniz, gözle görünmeyen üç nedenle kendini hemen her gün yenilemektedir. Bunlardan ilki, Ölüdeniz'de mevcut yoğun kaynak suyu çıkışları, dipte içeriden açık denize doğru bir akıntı yaratmaktadır. İkincisi, bu kaynak sularının yarattığı tuz farkından dolayı açık denizden içeriye ve dışarıya devamlı bir sirkülasyon oluşmasıdır. Üçüncüsü ise gel-git etkisi ile iki-üç günde bir deniz ortalama yarım metre yükselir ve alçalır. Bu da büyük miktarda deniz suyu giriş ve çıkışı sağlamaktadır.
12. POKUT YAYLASI - ÇAMLIHEMŞİN/RİZE
Pokut, Çamlıhemşin in üstünde, 2100 metre yükseklikte Hemşin yaylasıdır. Palovit ana vadisine bakıyor.. Geniş çam ormanlarıyla kuşatılmış Pokut, doğa yürüyüşçülerin ve fotoğraf severlerin vazgeçemedikleri bir yerdir. Pokut'un evleri yüz-yüzelli yıllık geçmişe sahip. Yontma taşlardan ocak kısmı ve onun üzerindeki ahşap yapısı ve çatısını örten sacları, ile insana güven duygusu veren bu evler 2-3 odası, mutfağı ve maran denilen yiyecek ambarından oluşuyor. Özgün mimariye sahip bu evler Pokut un güzelliğine güzellik katıyorlar.
13. BALLICA MAĞARASI - TOKAT
Ziyarete açılan 8 salonu 680 m. uzunluğunda ve 95 m. yüksekliğinde olan Ballıca Mağarası, dünyanın en büyük ve en görkemli mağaralarından biri. Bu doğa harikası, henüz ziyarete açılmayan ve keşfedilmemiş bölümleri ile gizemini korumayı sürdürüyor.
Ballıca Mağarası'ndaki oluşumları izlemek, doğal bir müzeyi gezmek gibi. Yaşı yaklaşık 3.4 milyon yıl olarak tespit edilen Ballıca Mağarası, şimdiye kadar tespit edilen tüm mağara oluşumlarına sahip olmanın yanı sıra, özgün Soğan Sarkıtları ile de uluslararası önem taşıyor. Mağaranın ziyarete açılan bölümlerinde dolaşmak, her adımda hayrete düşüren, heyecan veren gizemli bir yolculuğa çıkmak gibi.
14. HALFETİ - ŞANLIURFA
2002 yılı itibariyle Halfeti ilçesi, Birecik barajının su tutmasıyla, ilçenin 4\5' nün en verimli tarım alanları su altında kalmış ve tek geçim kaynağı çiftçilik, yok olmuştur. Bu nedenle halkın büyük bölümü göç etmek zorunda kalmıştır. Bölge coğrafi özelliklerinden dolayı (kaya ve bozkır ekosistemi) sanayileşmeye uygunda değildir. Barajın su tutmasıyla beraber, su dışında kalan Rum Mimarisi Taş Evlerin görünümü ile bir sahil kentine bürünen Halfeti, turizmcilerin ilgisini çekmeye başlamıştır.
15. HASANKEYF - BATMAN
Hasankeyf’in ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu bilinmiyor. Ancak şehir ve etrafındaki binlerce mağara insanların buraya çağlar öncesinden yerleştiğini gösteriyor. Hasankeyf, insanlığın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Mezapotamya bölgesinde yer almaktadır. Hem içinden Dicle nehrinin akıp gitmesi, korunmaya müsait coğrafi yapısı, mesken olarak kullanılan binlerce mağarası hep dikkatleri çekmiş ve çağlar boyunca stratejik önemini korumuştur. Yekpare taştan meydana gelen kalesi nedeniyle “Hısn Keyfa” adını almıştır.
16. YEREBATAN SARNICI - İSTANBUL
Tarihî Yarımada'nın ortasında bulunan Yerebatan Sarnıcı, M.S 542 yılında Bizans İmparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından Büyük Saray'ın su ihtiyacını karşılamak üzere yaptırılmıştır. Suyun içinden yükselen mermer sütunların arasındaki ihtişamından dolayı halk tarafından Yerebatan Sarayı olarak da anılmaktadır. Yabancı kaynaklarda geçen Basilika (Basilica) isminin ise sarnıcın yakınında bulunan Ilius Basilikası'ndan geldiği rivayet edilir.
Yerebatan Sarnıcı 9.800 m2'lik bir alanı kapsayan dev bir yapıdır. Burada her biri 9 metre yüksekliğinde 336 sütun bulunmaktadır. Belirli aralıklarla dikilen bu sütunlar, her sırada 28 tane olmak üzere 12 sıra meydana getirirler. Suyun içerisinde yükselen bu sütunlar uçsuz bucaksız bir ormanı hatırlamakta ve ziyaretçiyi sarnıca girer girmez etkilemektedir.
17. AKDAMAR KİLİSESİ - VAN
Akdamar Adasındaki Surp Haç kilisesi, Kudüs'ten İran'a kaçırıldıktan sonra 7. yüzyılda Van yöresine getirildiği rivayet edilen Hakiki Haç'ın bir parçasını barındırmak maksadıyla Kral I. Gagik'in emriyle 915-921 yıllarında Mimar Manuel tarafından inşa edilmiştir. Adanın güney doğusuna kurulmuş olan kilise, mimari açıdan Ortaçağ Ermeni sanatının en parlak eserleri arasında sayılır. Kızıl andezit taşından inşa edilmiş olan kilisenin dış cephesi, alçak rölyef şeklinde işlenmiş zengin bitki ve hayvan motifleriyle ve İncil'den alınma sahnelerle bezenmiştir.
Kilisenin kuzeydoğusundaki şapel 1296-1336 tarihlerinde, batısındaki jamadun (cemaat evi) 1793 tarihinde, güneyindeki çan kulesi 18. yüzyıl sonlarında ilave edilmiştir. Kuzeyindeki şapelin ise tarihi bilinmemektedir. Onyıllar boyunca bakımsız olarak kalan kilise 2005-2007 döneminde Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde 1.5 milyon dolar harcanarak restore edilmiştir.
18. UZUNGÖL - TRABZON
Uzungöl, Trabzon'un Çaykara ilçesine bağlı turistik bir beldedir.Sık ormanları ve doğal güzelliği ile iç ve dış turistleri cezbetmektedir. Adını kıyısında bulunduğu gölden alır. Bu göl yamaçlardan düşen kayaların, Haldizen deresinin önünü kapatmasıyla oluşmuştur.
Türkiye'nin yağmur ormanlarının bulunduğu, Soğanlı ve Kaçkar Sıradağları'nın birleşim yerinde bulunmaktadır. Bu bölge aynı zamanda yerkürenin ılıman bölgede bulunan en yaşlı ormanlarına evsahipliği yapmaktadır. Bol yağış ve nisbi ılıman iklimi sayesinde yılın her mevsimide yeşildir. Demirkapı ve Soğanlı dağlarında tesbit edilmiş 60'tan fazla endemik bitki bulunmaktadır. Yabanıl hayvan hayatı açısından da zengin bir çevre içerir. Bu hayvanlardan, bozayı, karaca, vaşak, dağkeçisi türleri bulunmaktadır.Uzungöl Doğal Sit Alanı, Özel Koruma Çevresi ve Tabiat Parkı gibi koruma statülerine sahiptir.
19. MYRA ANTİK KENTİ - ANTALYA
Finike ile Kaş arasında ,Finike'ye 25, Kaş'a 48 km. uzaklıktadır. Eski çağ Likya'sının en önemli 5 Kentinden birisi olup kuruluşu M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanır. Eskiden bir kıyı kenti iken Demre çayının getirdiği alüvyonlar sonucu günümüzde denizden biraz içeride kalmıştır.
Kaya Mezarları,Tiyatro ve St.Nicholas Kilisesi varlığını günümüze kadar sürdürebilmiş yapılardan bazılarıdır.
20. CUMALIKIZIK KÖYÜ - BURSA
Bir vakıf köyü olarak 1300'lü yıllarda kurulan köyde, tarihi doku çok iyi korunmuştur ve Osmanlı erken döneminin kırsal kesim sivil mimari örnekleri günümüze ulaşmayı başarmıştır. Bu özelliği nedeniyle çok ilgi çeken ve ziyaret edilen bir yerleşim yeri olmuştur. Sık sık tarihsel filmlere mekan olmaktadır. Uludağ etekleri ile vadiler arasında sıkışıp kalan köylere kızık adı verilmiştir. Diğer kızık köylerindeki köylülerin eskiden Cuma namazı için toplandığı yer olduğundan bu köyün Cumalıkızık adıyla anıldığı söylenir. Bir başka söylence de, Osman Bey'in köyün kurulduğu günün cuma günü olması sebebiyle bu köye "Cumalıkızık" adını vermiş olduğudur.
Köy meydanında köy geçmişine ait eşyaların sergilendiği bir de müze (Cumalıkızık Etnografya Müzesi) bulunur. Köyde, Haziran ayında "Ahududu Şenliği" yapılmaktadır. Ünlü "Cumalıkızık evleri" moloz taş, ağaç ve kerpiçten yapılır, genelde üç katlıdır. Üst katlardaki pencereler kafesli veya cumbalıdır. Ana giriş kapılarındaki kulplar ve tokmaklar dövme demirden yapılır. Evler sarı, beyaz, mavi, mor renklere boyalıdır. Evlerin arasında kaldırımsız, taş döşeli, çok dar sokaklar bulunur.
en çokta göbeklitepe'yi merak ediyorum. keşke detaylı bir gezi yapabilsem
YanıtlaSilHepimizin görmesi gereken çok yer var. Bir gün bolca gezmemiz dileğiyle :)
YanıtlaSilArtvin hariç türkiye de ki tüm illere gittim ama tabi bu eserlerin olduğu yerlerin hepsine gitmedim yarısını gördüm umarım diğerlerini de görme fırsatımız olur.teşekkürler emeğinize
YanıtlaSilYazımızı beğendiyseniz ne mutlu bize :)
YanıtlaSilçoğuna gittimmmm . eksik olan van ve erciyes.... sevgiler. blogunuzu yeni keşfettim ve katibe aldım ...
YanıtlaSilpek çoğuna gittim ama Hasankeyf hala göremediğim bir yer
YanıtlaSilYorumlarınız için teşekkür ederiz. Sağlıcakla ve Enteryapla kalın :)
YanıtlaSilBende kendimi çok gezen biri sanıyordum. Hiç birini görmedim
YanıtlaSilBu mekanları da listenize eklemişsinizdir umarım :)
YanıtlaSilBir de şu yanıtlama kısmı çalışsa yazdığınıza cevap yazmıyoruz yazsak da bizden sonra yorum yapan olursa aşağıda kalıyor sanki ona yorum yapmış gibi oluyor :)
YanıtlaSilEn kısa süre içinde halledeceğiz. İyi Günler :)
YanıtlaSilsize de iyi günler.
YanıtlaSil